Travma ve TSSB Tepkileri

Gelişen Dünya şartları ile birlikte travma kelimesini sık sık duyar olduk. Üstelik artık sadece doğa olayları ile anmaktan vazgeçip kelimenin tam manası ile psikolojik tavma üzerine yoğunlaşarak tedavisi üzerine uzun uzun araştırmalar yapmaya başladık. Uzun süredir üzerine çalışılan bu kavram hayatımızın tam ortasında olmaya başladı.

TRAVMA

Fiziksel ve psikolojik yaşamımızı ve bütünlüğümüzü tehdit eden tüm olgular tavmadır. Ancak her yaşanılan olay travma olarak adlandırılmaz. Deprem, sel gibi doğal afetler, savaş, cinsel taciz, fiziksel bütünlüğü zedeleyecek şekilde ki yaralanmalar gibi baş etme becerilerimizi aşacak veya zorlayacak olgularla karşılaşmak ve ya tanıklık etmek travma olarak adlandırılabilir fakat şunu da bilmek gerekir ki her karşılaştığımız durum veya olaylar travma değildir.
Yaşanılan bir olayın ”ruhsal travma” olarak adlandırılabilmesi için;

  • Kişinin gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma, kendisinin ya da başkasının fizik bütünlüğüne karşı bir tehdit olayını yaşamış,böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiş olması,
  • Bu olay karşısında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme tepkileri vermiş olması gerekir.Amerikan Psikiyatri Birliği, Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El kitabı Dördüncü baskı(1994)-DSMIV da şöyle travma hakkında şunlardan bahseder; Her travmatik olay tüm bireylerde aynı etki ve sonuca neden olmaz. Travmanın şiddetiyle birlikte kişinin genetik yatkınlığı ve aile öyküsü, ruhsal olgunluğu ve stresle başa çıkma kapasitesi,sosyal destekleri,toplumun travma ve sonrası olaylara karşı bakış açısı ve beklentileri,travmanın genel anlamının yanında kişi için ifade ettiği anlam ve daha önce yaşanan benzer ya da olmayan travmatik yaşamlar gibi faktörler travmayla karşılaşan bir kişide ileride psikiyatrik belirti ve hastalık gelişip gelişmeyeceğini belirler.

Yaşanan olay her bireyde aynı tepkilere neden olmadığı gibi aynı olay bireylerde farklı duygularda yaratabilir.

TRAVMA SONRASI GÖRÜLEN TEPKİLER

DUYGUSAL TEPKİLER: Şok, üzüntü, kızgınlık, öfke, endişe, kaygı ,umutsuzluk, korku, sinirlilik duygusal tepkiler arasında sayılabilir.

FİZİKSEL TEPKİLER: Baş ağrısı, mide ağrısı, nefes alamama, titreme, mide bulanması, göğüs sıkışması, iştah artması veya azalması gibi tepkiler görülebilir.

DAVRANIŞSAL TEPKİLER: Sosyal çevreden uzaklaşma, içe kapanma, iletişim becerilerinde gerileme, dikkat dağınıklığı veya konsantrasyon eksikliği, dağınıklık, öz bakım becerilerini yerine getirememe, uyku ve yeme bozuklukları, alkol ve madde kullanımı gibi belirtiler gözlemlenebilir.

Daha önce de belirtildiği gibi her durumun travma olarak adlandırılamayacağı gibi bireylerin verdiği her tepki de yukarıda belirtildiği gibi olmayabilir. Travmanın şiddetini etkileyen etmenler arasında olan bireysel farklılıklar travma sonrası görülen tepkilerde de  önemli derecede varlığını hissettirmektedir.

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU NEDİR?

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU DSM-IV TANI KRİTERLERİ

  1. Kişi, aşağıdakilerden her ikisinin de bulunduğu travmatik bir olay yaşamıştır:
    1. Gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma, kendisinin ya da başkalarının fiziki bütünlüğüne karşı bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiştir.
  2. Kişinin tepkileri arasında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme vardır (Çocuklar bunların yerine dezorganize ya da ajite davranışla tepkilerini dışa vurabilirler).
  3. Travmatik olay aşağıdakilerden biri (ya da daha fazlası) yoluyla sürekli olarak yeniden yaşanır:

1.Olayın, elde olmadan tekrar tekrar anımsanan sıkıntı veren anıları; bunların arasında düşlemler, düşünceler yada algılar vardır. Not:Küçük çocuklar travmanın kendisini yada değişik yönlerini konu alan oyunları tekrar tekrar oynayabilirler.

  1. Olayı, sık sık, sıkıntı veren bir biçimde rüyada görme (Çocuklar içeriğini tam anlamaksızın korkunç rüyalar görebilirler).
  2. Travmatik olay sanki yeniden oluyormuş gibi davranma ya da hissetme (uyanmak üzereyken ya da sarhoşken ortaya çıkıyor olsa bile, o yaşantıyı yeniden yaşıyor gibi olma duygusunu, illizyonları, hallüsinasyonları ve dissosiatif “flashback” epizodlarını kapsar).
  3. Travmatik olayın bir yönünü çağrıştıran ya da andıran iç ya da dış olaylarla karşılaşma üzerine yoğun bir psikolojik sıkıntı duyma
  4. Travmatik olayın bir yönünü çağrıştıran ya da andıran iç ya da dış olaylarla karşılaşma üzerine fizyolojik tepki gösterme
  5. Aşağıdakilerden üçünün (yada daha fazlasının) bulunması ile belirli, travmaya eşlik etmiş olan uyaranlardan sürekli kaçınma ve genel tepki gösterme düzeyinde azalma (travmadan önce olmayan)
  6. Travmaya eşlik etmiş olan düşünce, duygu ya da konuşmalardan kaçınma çabaları
  7. Travma ile ilgili anıları uyandıran etkinlikler, yerler ya da kişilerden uzak durma çabaları
  8. Travmanın önemli bir yönünü anımsayamama
  9. Önemli etkinliklere karşı ilginin yada bunlara katılımın belirgin olarak azalması
  10. İnsanlardan uzaklaşma yada insanlara yabancılaştığı duyguları
  11. Duygulanımda kısıtlılık (örneğin sevme duygusunu yaşayamama)
  12. Bir geleceği kalmadığı duygusunu taşıma (örn. Bir mesleği, evliliği, çocukları yada olağan bir yaşam süresi olacağı beklentisi içinde olmama)
  13. Aşağıdakilerden ikisinin (ya da daha fazlasının) bulunması ile belirli, artmış uyarılmışlık semptomlarının sürekli olması:
  14. Uykuya dalmakta yada uykuyu sürdürmekte güçlük
  15. Kolay, çabuk öfkelenme yada öfke patlamaları
  16. Düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırmada zorluk çekme
  17. Dikkatte artış,
  18. Aşırı irkilme tepkisi gösterme.
  19. Bu bozukluk (B, C ve D tanı ölçütlerindeki semptomlar) 1 aydan daha uzun sürer.
  20. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.

Psikolojik Danışman, Aile Danışmanı Hande BAKIR

 

Travma Sonrası Çocuk Ruh Sağlığı, Ne Yapmalı?

Yaşanılan travmatik olaylar sadece çocukların değil, hepimizin emniyet mekanizmasını zedeleyip, itimat konusunda da inançlarımızı yitirmemize neden olabilir. Bunlar anormal olaylara gösterilen normal tepkilerdir esasında. Yalnız çocuklar biz yetişkinlere nazaran felaket olaylarına farklı gözle bakarlar. Bu yüzdendir ki felaketin etkisini üzerlerinden biran evvel atabilmeleri için onlara bilinçli bir şekilde yaklaşmamız gerekir.

Nelere dikkat etmemiz gerekiyor?

Teksas’daki Baylor Tıp Koleji’nin Psikiyatri bölümünün yayınladığı “yetişkinlerin, felaket atlatmış çocuklarla” ilişkilerinde dikkat etmeleri gereken hususları aşağıda belirtilen 13 madde de özetlemiştir.
1. Çocuklar ile Geçirdikleri Üzücü Olay Hakkında Konuşmaktan Kaçınmayın

Çocuklara bu üzücü olaydan bahsetmeyerek onlara yaşadıklarını unutturduğumuzu zannediyorsak yanılıyoruz. Kendiniz konuyu açmayın, ama çocuk açtığında bu konu üzerinde konuşmamazlık etmeyin. Çocuğu dinleyin, sorularına cevap verin, çocuğu bu konuşmanızla rahatlatıp ona destek olun.
2. Dürüst, Açık ve Anlaşılır Olun

Geçirdikleri olayla ilgili çocuklara gerçekleri söyleyin. Detay da verin bu çok önemli bir husustur. Detayları siz vermezseniz çocuklar kendi hayal güçlerini kullanıp detayları kendileri yaratırlar. Bu da yanılgılarına sebep olur.
3. Aynı Detaylar Tekrar Tekrar Gündeme Gelecektir-Hazırlıklı Olun Sabırla Doğru Olan Verileri/Gerçekleri
Tekrarlayın

Eğer bir şeyin cevabını bilmiyorsanız, bilmediğinizi söyleyin; eğer sizin de merak ettiğiniz bir konu var ise, mesela ölüm, aynen çocuğa sizin de bu konuyu merak edip ancak net olarak bilmediğinizi iletin (çocuğa dini eğitim verilmiş ise ölüm ile ilgili bu yönde açıklamalar yapılabilir, eğer verilmemişse din olayına bu aşamada girilmemelidir).
4. Açıklamalarınızda Çocukların Yaşlarına Uygun Kelimeler Seçin

Zamanlamaya da dikkat Açıklamalarınızın hem zamanlaması, hem de kelimelerin seçimi büyük önem taşır. Yaşanan üzücü olayın hemen ardından çocukların bilgiyi almaları hem de bu bilgiyi analiz etmeleri isteği azdır. Vakit geçtikçe daha fazla bilgi alabilirler, hazmedebilirler ve anlayabilirler. Bazı diğer önemli hususları şöyle açıklayabiliriz:
• Çocuklara verilen aynı bilgi yaşanan olaylardan sonra değişik zamanlarda aynı çocuklar tarafından farklı şekilde yorumlanır.
• Değişik yaşlarda çocuklarda farklı tepkiler/düşünceler olur.
• Uyku ile ölümü bağdaştırmayın. Bu çocuklarda korku yaratıp uyumalarını engeller.
• Çocuğun olayları nasıl algıladığını ne kadar iyi tanımlarsanız, o kadar iyi bir diyalog kurabilirsiniz.

5. Ölümün veya Olayların Neden Olduğuna Dair Yanlış Yorumları Çocuğun Düşüncelerinden Atmasına
Yardımcı Olun

Çocuklar, özellikle de daha küçük yaştakiler, üzücü olayların neden olduğuna dair yanlış kanılar üretirler. Mesela, annem öldü, çünkü – beni almaya geliyordu veya bana ateş ederken yanlışlıkla kardeşimi vurdular… gibi. Çocukları bu konuda sıkmadan onlarla konuşmak gerekiyor, acaba bu üzücü olayın neden olduğunu düşünüyor? Bunu ortaya çıkardıktan sonra yanlış yorumlarını düzeltmek için gerekli açıklamaları yapın. Çocuğa da açıkça bazı olayları erişkin insanların da anlamadığını söyleyin. Bu hem doğrudur hem de çocuğu rahatlatır.
6. Kurtulan Çocuklar Kendilerini Suçlu Hissederler

Kurtulan çocuklar genelde kendilerini suçlu hissederler. Kendilerini ne kadar suçlu hissettikleri çocukların ne ölçüde olayların neden olduğuna dair yanlış yorumları olup olmadığına bağlıdır. Çocuklar suçluluk duygularını dile getirmeyi bilemezler. Onların kendilerini suçlu hissedip hissetmediklerini davranışlarından ve duygular kendilerinden nefret etmek ve kendilerine zarar verme tarzında cereyan eder. Düşünceleri de şöyle olabilir; ben kötü bir insan mıyım veya bende bir problem mi var? gibi.
7. Derin Üzüntü ve Yas – Bu İki Terimi Ayırt Edelim

Derin üzüntü duygusal, fiziksel, beyinsel davranışlarla gösterilen tepkileri içerir. Bunların belirgin olanları şöyledir : kızgınlık, üzüntü, korku, uyumakta zorluk çekme, kabus görme, uykuda çığlık atma, iştahsızlık, mide ağrısı, aile fertlerinden uzaklaşmak, yatağı ıslatmak, hiper hareketlilik gibi. Bazıları ise belirgin değildirler; örneğin, daha sessiz olup daha fazla okumak veya ergenlik çağındakiler için arkadaşlarıyla sık sık görüşmemek, çıkmamak gibi. Dikkatinizi çekmesi gereken bir husus var, bu da belirgin olmayan semptomlar çoğu zaman anne ve babalar tarafından olumlu hareketler olarak algılandıkları için önemsenmezler. Tepkiler tabii ki yaşla bağlantılıdır.

5 Yaş ve Altı: Bazıları fazla bir tepkide bulunmayacaklardır, çünkü neler olduğunun farkında değillerdir.

6 ile 12 Yaş Arası: Somut korkuları vardır, örneğin; dolapta bir terörist saklanıyor.

Ergenlik Çağı: Daha iyi anlayabilirler ama korkularını abartırlar.

Yas ile kaybedilen kişi veya kişilere yönelik adetlerin gerçekleştirilmesidir. Örneğin; cenaze töreni, siyah kıyafet, mevlut gibi. Bu tarz olaylara çocukların da katılmasında fayda vardır.


8. Derin Üzüntü Normaldir. Bunun Uzun Süre Devam Etmesi Normal Değildir

Eğer yukarıda bahsedilen semptomlar 6 aydan fazla kendilerini göstermeye devam ederlerse veya çocukların hayatlarındaki diğer alanlarda olumsuz etkileri oluyorsa, bu konuda klinik psikolog ve psikiyatrdan yardım alınması gerekmektedir. Diğer alanlar ile neyi kastediyoruz? Okuldaki durumlarında her hangi bir değişme, ilgi alanlarındaki faaliyetlere katılmamaları ve hatta ilgi göstermemeleri, oyun oynamalarında değişiklik gibi.
9. Çocuklar Konuyu Açtıklarında Duymamazlıktan Gelmeyin

Çocuklar üzüntü verici olay hakkında konuşmak istediklerinde daima onları dinlemek için orada olun. Yalnız, konuşmak istemeyen çocukları da zorla konuşturmaya çalışmayın. Siz de üzüntülerinizi açıkça paylaşın çocukla, yalnız olmadığını hissettiğinde daha rahat olacaktır.
10. Daima Onlarla Olun; Şefkatle Yaklaşın; Güvenli Hissetmelerini Sağlayın ve Onlara Karşı Aynı Tarzda
Yaklaşın

Bütün bunlar çocuğun olayın etkilerini atlatmasında yardımcı olacaktır. Dikkat edilmesi gereken husus; davranışlarınız ve söyledikleriniz aynı düzeyde olsun, yani aynı şey için bir gün ak deyip öbür gün kara demeyin. Tutarlı davranın.
11. Çocuğun Çevresindeki Kişiler, Yaşları ne Olursa Olsun, Bilgilendirilirlerse Çocuğa O Kadar Daha Fazla
Yardımcı Olabilirler

En azından bir müddet daha sabırlı veya anlayışlı davranırlar. Bu da çocuğun bu olayın etkilerini atlatmasına yardımcı olacaktır.
12. Çocuklar İlginç Görsel Tecrübeler Yaşayabilirler, Buna Hazırlıklı Olun

Üzüntülü olaydan altı aya kadar çocuklar ilginç görsel olayları yaşayabilirler. Örneğin, kaybedilen kişi veya kişilerin seslerini duyabilirler veya kalabalıkta onları görebilirler. Bunlar halüsinasyon (varsanı) değildir. Çoğu bilim adamı bunları çocukların dini inanç sistemiyle bağdaştırır. Bundan dolayı çocukların duygularının rencide edilmemesi gerekmektedir.
13. Tüm İmkanlardan Faydalanın

Etrafınızda olan profesyonel insanlardan hem kendiniz hem de çocuğunuz için yardım alın. Bunlardan faydalanmayı öğrenin. Ayrıca aşağıdakileri de göz önünde bulundurmalıyız
• Çocuğunuzun kendisini güvencede hissettiğinden emin olun.
• Çocuklarla daha fazla zaman harcayın ve size daha ilgili olmalarına izin verin. Aynı zamanda sizde normalden fazla takipçi olun.
• Özellikle küçük yaştaki çocuklarla (7’ye kadar) daha fazla oynayın. Onların oynaması için de ayrıca imkanlar yaratın.
• 7 ile 12 yaş grubuyla konuşmayı deneyin. Onları düşüncelerini ve duygularını paylaşmak için teşvik edin.
• Olanaklar dahilinde gündelik alışkanlıklarınızı sürdürmeye devam edin. Örneğin, yemek saatleri, yatma saati, masal okuma, öğle yemeği sonrası uyku gibi.
Unutmayalım ki yukarıda bahsedilen önlemler profesyonel bir psikolojik yardım hizmetinin yerini tutamaz. Çocuğunuzda bir takım tepkilerin devam ettiğini gördüğünüzde lütfen gerekli yerlerden yardım alınız.